Yeni bir ortama giriyorsunuz. Biriyle tanışıyorsunuz. İlk başta yaşadığınız tek duygu nefret,samimiyetsizlik,beğenmeme. Sonra bir şey oluyor.. gün geçtikçe ona alışmaya başlıyorsunuz varlığına,oluşuna,sizde yarattığı etkiye. Sonra bir şey geliyor tam kalbinizin ortasına oturuyor ve siz birbirinden karışık,anlamı olmayan ya da anlam veremediğiniz bir sürü duygunun içine giriyorsunuz. Öyle farklı ki..Varlığına şükrettiğiniz biri oluyor. Gün geliyor sizin bütün anlamınız o oluyor bu bazen karşılıklı bazen karşılıksız ama platonik değil sadece Tek taraflı. Sonra ilerliyor ve zaman kazanıyorsunuz Tabi zaman geçtikçe sizde bıraktığı etki çok çok farlı olmaya başlıyor yani biri var tarif edemiyorsunuz.anlam veremiyorsunuz tek yaptığınız şükretmek oluyor.
zaman biraz daha ilerlerliyor ve onu alışkanlık haline getiriyorsunuz.Onunla olmaya onunla yaşamaya başlıyor sizde bıraktığı etkiye anlam veriyorsunuz, gülüşüne bakışına ifadelerine bazen de bilirseniz duygularına anlam veriyorsunuz.her şeyi ona göre biçimlendirip onunla yaşıyorsunuz hayatınızı onun üzerine planlıyorsunuz seçimlerinizi zevklerinizi hobilerinizi.. her şeyi onun üzerinizde bıraktığı etkiyle sürdürüyorsunuz. yaşamak denen olayın gerçekliğini o taçlandırıyor
ama bazı gerçekler var.
sizde bıraktığı etkinin tek taraflı olması gibi. gerçekleşmeyecek duygularınızın sizi yanıltması gibi çok sevip hiç sevilmemeniz ait olmadığınız bir hayatta yaşamanız gibi bu duygular zaman zaman sizi boğuyor,yoruyor.
ilk başlarda aldanmıyorsunuz. Hayat toz pembe rahat güzel ve kuşlar uçuyor:) sonra bakıyorsunuz ki bir şeyler dolmaya başlamış gücünüz yetersizleşiyor zaten aşk sevdiğiniz kişinin eline dolu bir silah verip sizi öldüreceği anı beklemek değil midir? duygular karşılıklı olunca iki taraf ölmeden yaşamayı becerir bazen ama sizin buna imkanınız yok çünkü yaşamınıza anlam katan kişi genelde başkasına ait oluyor.
gerçeklere bakınca onun hayatına ait olmadığınız aklınıza geliyor ya da duygularınızın bir anlam ifade etmediği bazen gerçekler insanın canını acıtıyor yıpratıyor. yaşamın sizi karşı konulamaz bir duyguya sürüklediğini hissederken ağlamaya başlıyorsunuz. en duygusuz olanınız bile kendine hakim olamıyor 
görüyorsunuz ki bu duyguda yalnız değilsiniz.hüzün hayatınızın en derin köşelerine giriyor aslında sizin olmayışına yada onunla bir şey yaşamayışınıza değil bu hüznünüz sadece sizde bıraktığı etkiye ağlıyorsunuz bazılarınız zaten bir geleceğimiz olamazdı diyerek kendini avutuyor bazılarınız sürekli keşke diyor bazılarınızda bedduada buluyor çaresizliği
kendinizi ondan uzaklaştırmaya çalıştıkça  daha da yaklaşıyorsunuz sanki bi çukur var  önce etrafında dolaşarak yola koyuluyorsunuz zaman ilerledikçe o çukura hapsoluyorsunuz sonra geliyorlar utanmadan buna AŞK diyorlar

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allah nasip etmeyeceği şeyin hayalini kurdurmaz..

RUH ADAM (HÜSEYİN NİHAL ATSIZ)

HÜSEYİN NİHAL ATSIZ -2-