Hayat denilen bu boşluk öyle gariptir ki..
En şanssızım derken bir anda dünyanın en şanslı insanı yapar.
O gitti.. Tam her şey tamam derken toplandı çekti gönül kapısını,ardına bakmadan gitti.
Bir müddet sadece neden diye düşünüyorsun. ''ne oldu da gitti? Ne vardı ve gitti?'' Sahiden neden gittiğini bulamadığın anda kendini duymak istediğin bir yalana inandırıp suçu kendinde aramaya koyuluyorsun.
Onun gidişine sorduğun soruyu kendine çevirip ben ne yaptım da gitti demeye başlıyorsun.Buna da güzel bir yalan bulup 'keşke' lere geçiyorsun. ''keşke yapmasaydım, keşke söylemeseydim..'' hatta öyle bir noktada buluyorsun ki kendini ''keşke sevmeseydim''diyor ve hayatı kaybedip suskunluğa kapılıyorsun.
Bir daha başkası olmayacak,bir daha hiç sevmeyecekmiş gibi susuyorsun.
O zamanlarda hayat senin gözünden ''maalesef''devam ediyor ya da etmek zorunda. ama sonra..
Sonra bir şey oluyor.Beklemediğin anda biri geliyor. Önceleri eskiye bakıp bir hata daha yapmayacağım diyor ve susmaya devam ediyorsun. Lakin sen konuşmasan bile gönlün seni ele veriyor.
İstemsizce,bilinçsizce bağlanıyorsun. Bir bakıyorsun ki içinde bitirdiğin hayat seni başka bir misafirin ellerine bırakmış.Bakıyorsun ki sevmişsin.:) Öyle güzel ki sanki hiçbir şey yaşamamışsın,hiç yarı yolda kalmamışsın..
peki geçmişini unutuyor musun dersen. Asla unutmuyorsun.
Hatalarını,pişmanlıklarını saatlerce tükettiğin göz yaşlarını..unutmuyorsun. Hayatta olduğun sürece de unutmayacaksın. Onu da unutmuyorsun tabi..
sadece hayatta kaldığın yerden kalkıyor ve yaşamına devam ediyorsun...
çünkü bu boşluk böyle garip...
Yorumlar
Yorum Gönder