Kayıtlar

Şubat, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
anlayamadığım en derin şey:  mutluluğu veren de Allah,küçücük bir şeyle mutsuz eden de... peki neden ? sen sevdiğini sanıyorsun gün geliyor öyle şeyler yaşıyorsun,çok mutlu oluyorsun sonra bir şey çıkıyor karşına ve bütün büyü bozuluyor..bir bakıyorsun sana yapılanların aynısı bir başkasına yapılmış.. sana değer verip,özel olarak senin mutluluğunu sağlayan insan neden bir başkasına da aynı şeyi yapıyor? ya neden bi anlatan olsa...
çok yaşanmışlık iyidir lakin gönülde algı varsa... algı yoksa insan eksiktir..yaşanmışlık olmasa da gönülde,yine algı varsa her zaman artıda yürür gider insan.. bu insana verilen bir yetenektir..çok yaşanmışlıkları olup ta ot gibi gezenleri de gördüm,yani bunun matematiği illaki yaşanmışlıkla değildir... Allah sana bunu doğuştan verdiyse aldığın her rüzgardan saçılmış polenleri toplayıp kendine çiçek açtırırsın,ama doğumunda yoksa bu yetenek o polenler sadece tenine değer geçer farkına bile varmazsın... en büyük sağlama şudur; insan aynada gözlerini beğenir,bakarız..saçını tararsın,beğenirsin... lakin bir gün içinde,insan vücudunda haberin olmadan bir sürü şey oluverir..bundan senin mudahalen yoktur.. ellerin kirlenir,terlersin,yıkanamayabilirsin..oysa onlar hep senden bir parçadır..onları atamazsın,onları seversin seni hayatta yaşatırlar.uzuvların işte... tanımadığımız binlerce,milyarlarca insanda hayat tablosunun bütününe baktığında tek bir bedenin uzuvlarıdır aslında... ...
insanlar ne yazarsam yazayım yine algıyı kendi yönlerine çevirecek...yazılanı değil,aklında kurduğunu anlayacak...bir şey yazmak gelmiyor artık içimden..sonuçta sen bir insan için yazıyorsun,bunu bir çok insan görüyor,yerine ulaşmadıktan sonra bir anlamı yok...belki de gereken doğru yüzüne söylemektir..onu ne kadar anlar bilemem lakin ulaşması gereken yere gider en azından...